22 Aralık 2012 Cumartesi

5 Farklı Kelime 1 Öykü...


http://www.youtube.com/watch?v=5vgJOrQzfRI )
(yazıyı okumadan önce yukarıdaki linki açın...)

Okulda saçma sapan vakit geçirdiğimiz günlerden birinde;çok yakın bir arkadaşımla değişik bir şey denedik.Derste hocanın verdiği birbirinden bağımsız 5 kelimeyle bir öykü yazacaklardı.Ve o bunu layığıyla yerine getirmiş mükemmel bir yazı yazmıştı.Acaba dedim bende yazabilir miyim?Merak etmiştim.

Denemekten zarar gelmez mantığıyla yola çıkıp,5 kelimemi aldım.[çiçek-yüzük-yaz-anı-resim].
Ardından biran bile düşünmeden yazarken buldum kendimi ortaya çıkan yazı onunki kadar güzel miydi bilmem ama zevk alarak yaptığım bir şeydi.Ve aslında düşündüren,düşündükçe kağıda dökülen,sadece kendini ifade edebilmek değil hayal gücünü kullanarak kelimelerle resim yapmak gibi bir şeydi.Benim yazdığım yazı kelimelerin çağrışım yaptığı anılarla bir bütün oldu ve hayal gücü çok az bir kısmını kapladı.
Yıllar önce gördüğüm ve hala hatırladığımda etkisinden çıkamadığım bir rüyayı yazmaya koyuldum.Şöyle yazmıştım;
''Babamla güzel bir yaz günü arabadaydık.Fakat bu güzel günde artan baş dönmelerim yüzünden hastahaneye gidiyorduk.Başımdaki şişlikleri fark ettim elimi yavaşça saçlarımın arasında gezdirirken.Parmağımdaki küçücük yüzük şişliklerden birine denk gelmişti ve canım yanmıştı.Birden panikle birazda üzülerek babama döndüm ve ''Baba sanırım benim beynimde ur var.Ben ölecek miyim?'' dedim.Üzülmemin sebebi kendimi önemsemem den değil bunu söylediğimde babamın üzülecek olmasındandı.Babam bu cümleyi duyduktan sonra girdiğimiz kavşakta arabayı ani bir frenle durdurdu ve arabadan indi.Ne olduğunu anlayamamakla beraber meraklı gözlerle babamı izledim.Hemen kavşağın yanındaki yemyeşil çimenlerin ve birbirinden güzel çiçeklerin olduğu bulvara girdi.Hala merak ediyordum ki çok geçmeden babam benim en sevdiğim çiçekle elinde bir sürü papatyayla geri geldi,kapımı açtı ve dizlerini kırarak boyunu boyuma eşitledi.O güzelim papatyaları bana uzatırken''Hayır sen ölmeyeceksin benim güzel kızım'' dedi.Gözlerim dolmuştu ve kendimi tutamadım.Babama sıkıca sarıldım.Uyandığımda hala ağlıyordum.İçeri gidip kahvaltı masasına oturdum ve annemle ağabeyime anlattım ve anlatırken tekrar duygulandım.Aradan kaç yıl geçti onu bile hatırlayamaz iken rüyayı en ince ayrıntısına kadar hala hatırlıyorum.Ve hala gözlerim doluyor.Sanki rüya değilde gerçekten yaşadığım bir anı gibiydi.Mutluluğun resmi sanırım benim için tam da bu kareydi.''

27 Şubat 2012 Pazartesi

YAPMAK İSTEYİP YAPAMADIĞIM ŞEYLER VAR...

( http://fizy.com/#s/100cyi )

                                                                                                                                                   

Aslında ne yazacağımı da bilmeden başlıyorum bu yazıya sabahın yine uyuyamadığım bir saatinde...
Yapmak istediğim ve yapamadığım şeyler var uzunca zamandır.Gerçekleştirmek isteyip gerçekleştiremediğim.Mesela gitmek istiyorum kimselerin olmadığı güzel,sakin bir yere ve öylece oturup kafamı dinlemek istiyorum.Tabi okul,dersler veya benzeri nedenler yüzünden kalıyorum öylece olduğum yerde.Ben küçükken çok sulu göz bir çocuktum her şeye ağlayabilirdim.Sonra nedendir ağlayamaz oldum .Belki bir ağlasam dökeceğim içimdeki her şeyi ama olmuyor işte ağlayamıyorum bile ve sanırım en kötüsü de bu.Düşüncelerinle,kafandaki onca şeyle, vücudun arasında sıkışıp kalmak.Ne anlatabilmek,ne de anlattığında seni anlayacak insanları bulabilmek.Gerçi bir insan kendini bile anlayamazken karşısındaki insanların nasıl anlamasını beklesin ki.Onu da geçtim zaten kimsenin kimseyi tam olarak anlayabileceği kanısında da olmayan bir insanım.Neden böyle oldum,ne zamandır bu kadar kafam dolu ve kendimi anlatamaz oldum onun bile farkında değilim.İstediğim şey çocukluğuma geri dönüp hayatımı baştan yaşamak ama bu imkansız işte bu yüzden şu anı ve bundan sonrasını dilediğimce güzel yaşamak istiyorum sadece.Gitsem içsem belki ağlayabilsem öylece nedensizce belki o zaman en azından bir nebze rahatlamış olurum.Ama bunların sadece bir düşüncede kalması çoğu zaman hoş olmuyor tabi.Bana bir dilek hakkı verselerdi sanırım sadece bunu isterdim şuan.Halbuki yapılması hiçte imkansız gözükmüyor değil mi ?Ama bazen olmuyor işte...
 Küçükken hayat ne kadar da kolay ve basitti.İnsan büyüdükçe sorumluluklar artıyor,beklentiler artıyor herşey artıp ağırlaşıyor.Küçüklüğümden beri gerek mum üflerken gerek biri bişey dilememi istediğinde istediğim tek şey büyümemekti.Ben hep oturup bir salıncakta sebebsizce sallanabilirdim.
Ama hayat bana o kadar çok şey öğretti ki ben bile bazen şaşırıyorum.Tüm bunlara rağmen hayatımın zor zamanlarında yada küçük bir kafa karışıklığında bile kimse yanımda olmazken yanımda olan beni her seferinde dinleyip bir şekilde yüzümü güldüren bir şekilde beni rahatlatmaya çalışan elimden tutan insanlara gerçekten ne kadar teşekkür etsem az kalır.Ve onlarda bu yazıyı okuduklarında istediğim tek şey onlara gerçekten ne olursa olsun çok değer verdiğimi bilmeleri... Teşekkürler yanımda olduğunuz için...

 Hayattan öğrendiğim en önemli şeylerden biri; ''hayat yaşayabildiğin sürece güzel ve o kadar kısa...
''

Ve bir arkadaşımın bana kurduğu en güzel cümle,''birşeyleri söylendiği için yapma içinde mutlu olmak kelimesinin tarifi nasılsa öyle yap...''